[-e] Yer çekiminin etkisiyle boşlukta, yukarıdan aşağıya inmek
- "Havada uçan kuş vurulmuş gibi birdenbire sokağa düşüyor."
[-den] Durduğu, bulunduğu, tutunduğu yerden ayrılarak veya dayanağını, dengesini yitirerek yukarıdan aşağıya inmek
- "Çocukken ağaçtan düşüp ayağım kırılmıştı da ağlayamamıştım."
[nsz] Yere devrilmek, yere serilmek
- "Çocuk koşarken yere düştü."
[-den] Hava taşıtları kaza sonucu hızla yere inerek çarpmak
- "Dağlara kar düştü."
[nsz] Vücuda bol gelen giysi aşağı kaymak
- "İnce uzun dallı badem ağaçlarının alaca gölgeleri sahile inen keçi yoluna düşüyordu."
[nsz] Yağmak
- "Kitabın yeni baskısında buradan bir kelime düşmüş."
[nsz] Vurmak, değmek, rastlamak
- "Gündelikleri yarı yarıya düşmüştü."
[nsz] Vakti gelmeden ölü doğmak
- "Bir lokma ekmek uğruna çoluk çocuğu ile gurbet ellere düşmüştü."
[nsz] Atlanmak, aradan çıkmak, eksik kalmak
- "Sen bu işin üstüne çok düştün."
[nsz] Eksilmek
- "Kadınlar yeni baştan telaşa, heyecana, korkuya düştüler."
Bir zorunluluk sebebiyle bulunduğu yerden ayrılmak, gitmek
- "Bu resim buraya iyi düştü."
Aşırı ilgi veya sevgi göstermek
- "Övünmesi de komşulara, arkadaşlara düşer."
Uğramak, kapılmak
- "Bana arada bir bakkaldan tuz, limon almak düşüyor, o kadar."
Yakışmak, uygun gelmek
- "Birlikte evden çıkmışlar, limanda iskelenin karşısına düşen kahveye doğru yürümüşlerdi."
Yakışık almak
- "O asker, gittiğimiz yerde bir aralık benim bölüğüme düşmüştü."
Ödevi veya yetkisi içinde bulunmak
- "Mirastan ona bu ev düştü."
Bulunmak
- "Bu yaşta mahkemelere düşmek..."
Biriyle yaşama, çalışma, birlikte olma durumunda kalmak
- "Kabine düştü."
Bir bölüşme sonunda payına ayrılmak
- "Arabanın hızı düştü. Paranın değeri düştü."
Kötü bir sebeple istenmeden bir yerde bulunmak
- "İki gün içinde ateş düştü"
İşbaşından uzaklaşmak
- "ağrılar, sızılar hafifledi."
Hızı, gücü, değeri azalmak
- "Babam balıkçı amma vaktiyle zenginmiş efendim. Sonradan düşmüş."
Isı, basınç ve ateş, eksilmek, azalmak
- "Bir rastlantı sonucu aralarına düşmüştüm."
Düşkünleşmek
- "Babasının Sütlüce'de yeni bir ev alması bu tarihlere düşer."
Bir yere ansızın gelmek, damlamak, tesadüfen gelmek
- "Bir kelepir düştü."
Belirli zamana rastlamak
- "Yorgun düşmek. Zayıf düşmek. Şehit düşmek. Esir düşmek."
Fırsat çıkmak
- "Medine'nin düştüğünü söylemek istedim."
Olmak, olumsuz bir duruma girmek
- "Önüne, peşine, arkasına düşmek."
Savaşta savunulmaz duruma gelerek teslim olmak
Bazı deyimlerde "yürümek, birlikte gelmek" anlamlarında kullanılan bir fiil
Bayağılaşmak
Alışmak, müptela olmak
Kelime Anlamı Kaynağı: Türk Dil Kurumu (TDK) Güncel Türkçe Sözlüğü
Şunlara da göz atmak isteyebilirsiniz:
- D ile Başlayan Kelimeler
- D ile Biten Kelimeler
- K ile Başlayan Kelimeler
- K ile Biten Kelimeler
- Düşmek ile Başlayan Kelimeler
- Düşmek ile Biten Kelimeler
- İçerisinde düşmek Geçen Kelimeler
Düşmek kelimesi baş harfi D son harfi K olan bir kelimedir. Başında D, sonunda K olan kelimenin 1. harfi d, 2. harfi ü, 3. harfi ş, 4. harfi m, 5. harfi e, 6. harfi k. Başında D ve sonunda K olan 6 harfli kelime.