İçinde oymak olan toplam 62 kelime var. İçerisinde OYMAK bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında oymak olan kelimeler listesine ya da sonu oymak ile biten kelimeler listesine göz atmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu: Kelime Bulma Makinesi .
Harf Sayısına Göre Kelimeler
15 Harfli Kelimeler
kafasına koymak, oylamaya koymak
14 Harfli Kelimeler
ambargo koymak, burnuna koymak, çekince koymak, meydana koymak, manzara koymak, sahneye koymak, torbaya koymak, üzerine koymak
13 Harfli Kelimeler
Bekleyekoymak, aklına koymak, aklına koymak, gümrük koymak, hareke koymak, çelenk koymak, kafese koymak, işleme koymak, yerine koymak, yoluna koymak, ortaya koymak, sansür koymak, sıraya koymak, üstüne koymak, limit koymak
12 Harfli Kelimeler
adını koymak, araya koymak, aracı koymak, fiile koymak, eylem koymak, haciz koymak, gönül koymak, karşı koymak, kayıt koymak, nikâh koymak, nişan koymak, nokta koymak, takoz koymak, tepki koymak
11 Harfli Kelimeler
arma soymak, gözü doymak, narh koymak, tanı koymak, tefe koymak
10 Harfli Kelimeler
baş koymak, boş koymak, gün koymak, göz koymak, kâr koymak, taş koymak, çay koymak
9 Harfli Kelimeler
Alıkoymak, Oymakbaşı, ad koymak, el koymak
8 Harfli Kelimeler
Güroymak
6 Harfli Kelimeler
Koymak, Soymak, Doymak
5 Harfli Kelimeler
Oymak, Oymak, Oymak
Bazı Kelimelerin Anlamları (Kaynak: TDK)
Alıkoymak
[-i; -den; -den; -i] Bir süre için bir yerde tutmak; Birini, yapmakta olduğu veya yapmak istediği işten geri tutmak; Ayırıp saklamak; Yoksun bırakmak; Mâni olmak, engel olmak
""Arkadaşım beni yemeğe alıkoydu."; "Selim Bey, babamı yemeğinden alıkoyarak mütemadiyen Girit'ten bahsediyordu."; "Bu kitabı sizin için alıkoydum."; "İlk iki karım beni dalmış olduğum macera âleminden bir adım alıkoymamıştılar."; "İki güne yakın bir zaman yalnız su vererek oradan oraya koşturulmuş hayvanı, hangi kuvvet ağzına yanaşmış yiyeceği kapmaktan alıkoyar?""
Koymak
[-i; nsz] Bir şeyi bir yere bırakmak, belli bir yere yerleştirmek; Bir kimseyi işe yerleştirmek, birine iş sağlamak; Bırakmak; Katmak, eklemek; İmza, tarih, adres yazmak; Uyulması gereken kuralları belirlemek, ortaya çıkarmak; Etkilemek, dokunmak; Bir şey veya kimse için kullanmayı belirlemek, ayırmak; Bırakmak, terk etmek
""Öteki elini doktorun omzuna koydu."; "Bu işe kimi koyacağız?"; "İçeri kimseyi koymuyorlar."; "Mal üstüne mal koymak için içi giden bir kişidir."; "Orduda yaşayan manevi kuvveti de meydana koyuyor."; "Bu söz ona çok koymuş."; "Giderlerini iki ay içinde yerine koydu.""
Oymak
[-i] Keskin, sivri uçlu bir cisimle bir şeyi yontarak veya delerek çukur oluşturmak; Kumaş vb.ni girintili bir biçimde kesmek; Bıçaklayarak yaralamak; Kazıklamak
""Bir ağaç kütüğünü keser, oyar, nakışlayıp bezerdi."; "Gömleğin yakasını ve koltuğunu biraz oydu.""
[-i] Keskin, sivri uçlu bir cisimle bir şeyi yontarak veya delerek çukur oluşturmak; Kumaş vb.ni girintili bir biçimde kesmek; Bıçaklayarak yaralamak; Kazıklamak
""Bir ağaç kütüğünü keser, oyar, nakışlayıp bezerdi."; "Gömleğin yakasını ve koltuğunu biraz oydu.""
[-i] Keskin, sivri uçlu bir cisimle bir şeyi yontarak veya delerek çukur oluşturmak; Kumaş vb.ni girintili bir biçimde kesmek; Bıçaklayarak yaralamak; Kazıklamak
""Bir ağaç kütüğünü keser, oyar, nakışlayıp bezerdi."; "Gömleğin yakasını ve koltuğunu biraz oydu.""
Oymakbaşı
[isim] Oymakların lideri, önde geleni; İzcilikte küçük birliklerin başı
Oymak
[-i] Keskin, sivri uçlu bir cisimle bir şeyi yontarak veya delerek çukur oluşturmak; Kumaş vb.ni girintili bir biçimde kesmek; Bıçaklayarak yaralamak; Kazıklamak
""Bir ağaç kütüğünü keser, oyar, nakışlayıp bezerdi."; "Gömleğin yakasını ve koltuğunu biraz oydu.""
[-i] Keskin, sivri uçlu bir cisimle bir şeyi yontarak veya delerek çukur oluşturmak; Kumaş vb.ni girintili bir biçimde kesmek; Bıçaklayarak yaralamak; Kazıklamak
""Bir ağaç kütüğünü keser, oyar, nakışlayıp bezerdi."; "Gömleğin yakasını ve koltuğunu biraz oydu.""
[-i] Keskin, sivri uçlu bir cisimle bir şeyi yontarak veya delerek çukur oluşturmak; Kumaş vb.ni girintili bir biçimde kesmek; Bıçaklayarak yaralamak; Kazıklamak
""Bir ağaç kütüğünü keser, oyar, nakışlayıp bezerdi."; "Gömleğin yakasını ve koltuğunu biraz oydu.""
Oymak
[-i] Keskin, sivri uçlu bir cisimle bir şeyi yontarak veya delerek çukur oluşturmak; Kumaş vb.ni girintili bir biçimde kesmek; Bıçaklayarak yaralamak; Kazıklamak
""Bir ağaç kütüğünü keser, oyar, nakışlayıp bezerdi."; "Gömleğin yakasını ve koltuğunu biraz oydu.""
[-i] Keskin, sivri uçlu bir cisimle bir şeyi yontarak veya delerek çukur oluşturmak; Kumaş vb.ni girintili bir biçimde kesmek; Bıçaklayarak yaralamak; Kazıklamak
""Bir ağaç kütüğünü keser, oyar, nakışlayıp bezerdi."; "Gömleğin yakasını ve koltuğunu biraz oydu.""
[-i] Keskin, sivri uçlu bir cisimle bir şeyi yontarak veya delerek çukur oluşturmak; Kumaş vb.ni girintili bir biçimde kesmek; Bıçaklayarak yaralamak; Kazıklamak
""Bir ağaç kütüğünü keser, oyar, nakışlayıp bezerdi."; "Gömleğin yakasını ve koltuğunu biraz oydu.""
Soymak
[-i] Bir şeyin üzerinden kabuk, deri, zar vb.ni çıkarmak; Birinin giysilerini çıkarmak; Birinin üstünde, yanında veya bir yerde bulunan şeyleri çalarak alıp götürmek
""Takkesini geçirmiş, entarisini kuşanmış, elma soyuyordu."; "Yaralıyı soyuyor ve ilk tedaviye başlıyorum."; "Hariçten ortak hırsızlar bulup evimizi soymaya kalkar.""
Bekleyekoymak
[nsz] Beklemesini sürdürmek
Doymak
[nsz; -e] İsteği kalmayıncaya kadar yemek, açlığı kalmamak; Bir gereksinimini yeteri kadar karşılamak; Yeter bulmak, kanmak, tatmin olmak
""Ben biraz zeytin, biraz patates, biraz da yemişle doyarım."; "Toprak suya doydu."; "Dünyanın parasını kazandı, hâlâ doymadı.""
Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü