İçinde kulak olan toplam 56 kelime var. İçerisinde KULAK bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında kulak olan kelimeler listesine ya da sonu kulak ile biten kelimeler listesine göz atmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu: Kelime Bulma Makinesi .
Harf Sayısına Göre Kelimeler
15 Harfli Kelimeler
göz kulak olmak, kulak kabartmak, kulak altı bezi, kulaktan kulağa, kabakulak olmak, kulak kabartmak
14 Harfli Kelimeler
kulak kesilmek, kulak kıvırmak, kulak misafiri, kulaktan dolma, kulak sadakası, yelken kulaklı, kepçe kulaklık, kulak kesilmek, kulak kıvırmak
13 Harfli Kelimeler
kulak kepçesi, kulaklı somun, kalem kulaklı, kabakulak otu
12 Harfli Kelimeler
kulak tutmak, kulak vermek, kulak vermek, kulak çivisi, kulak demiri, kulak kulağa, kulak memesi, kulak tıkacı, uzun kulaklı, yelken kulak, devede kulak, kulak tutmak
11 Harfli Kelimeler
kulak asmak, kulakdavulu, kulak erimi, kepçe kulak, kulaksızlık, kulak asmak
10 Harfli Kelimeler
Kamışkulak, kulak zarı, orta kulak
9 Harfli Kelimeler
Ekşikulak, Kulaktozu, Karakulak, Karakulak, Kabakulak, dış kulak
8 Harfli Kelimeler
Kulaktan, Kulaksız, Kulakçık, Kulaklık, iç kulak
7 Harfli Kelimeler
Kulakçı, Kulaklı
5 Harfli Kelimeler
Kulak, Kulak, Kulak
Bazı Kelimelerin Anlamları (Kaynak: TDK)
Ekşikulak
[isim] Kuzukulağı
Kulak
[isim] Başın her iki yanında bulunan işitme organı; Bu organın, sesleri toplayıp içeriye almaya yarayan dış bölümü; Balıklarda başın iki yanında bulunan ve ağızdan alıp solungaçlardan geçirdiği suyu dışarıya vermeye yarayan yarıklardan her biri; Telli çalgılarda tel germeye yarayan burgu; Sabanın toprağa giren kısmının iki yanında bulunan ve toprağı yollara dökmeye yarayan parça; Akarsuların ve özellikle göllerin karaya giren ve durgunlaşan yerleri; Seslerin uygunluğunu seçebilme ve değerlendirebilme yeteneği
""Kulaklarımın uğultusu içinde, söylediği lakırtıların hiçbirini duymuyordum."; "Elleriyle kulaklarını tıkayıp yatağının yanında tortop oldu.""
[isim] Başın her iki yanında bulunan işitme organı; Bu organın, sesleri toplayıp içeriye almaya yarayan dış bölümü; Balıklarda başın iki yanında bulunan ve ağızdan alıp solungaçlardan geçirdiği suyu dışarıya vermeye yarayan yarıklardan her biri; Telli çalgılarda tel germeye yarayan burgu; Sabanın toprağa giren kısmının iki yanında bulunan ve toprağı yollara dökmeye yarayan parça; Akarsuların ve özellikle göllerin karaya giren ve durgunlaşan yerleri; Seslerin uygunluğunu seçebilme ve değerlendirebilme yeteneği
""Kulaklarımın uğultusu içinde, söylediği lakırtıların hiçbirini duymuyordum."; "Elleriyle kulaklarını tıkayıp yatağının yanında tortop oldu.""
[isim] Başın her iki yanında bulunan işitme organı; Bu organın, sesleri toplayıp içeriye almaya yarayan dış bölümü; Balıklarda başın iki yanında bulunan ve ağızdan alıp solungaçlardan geçirdiği suyu dışarıya vermeye yarayan yarıklardan her biri; Telli çalgılarda tel germeye yarayan burgu; Sabanın toprağa giren kısmının iki yanında bulunan ve toprağı yollara dökmeye yarayan parça; Akarsuların ve özellikle göllerin karaya giren ve durgunlaşan yerleri; Seslerin uygunluğunu seçebilme ve değerlendirebilme yeteneği
""Kulaklarımın uğultusu içinde, söylediği lakırtıların hiçbirini duymuyordum."; "Elleriyle kulaklarını tıkayıp yatağının yanında tortop oldu.""
Kulak
[isim] Başın her iki yanında bulunan işitme organı; Bu organın, sesleri toplayıp içeriye almaya yarayan dış bölümü; Balıklarda başın iki yanında bulunan ve ağızdan alıp solungaçlardan geçirdiği suyu dışarıya vermeye yarayan yarıklardan her biri; Telli çalgılarda tel germeye yarayan burgu; Sabanın toprağa giren kısmının iki yanında bulunan ve toprağı yollara dökmeye yarayan parça; Akarsuların ve özellikle göllerin karaya giren ve durgunlaşan yerleri; Seslerin uygunluğunu seçebilme ve değerlendirebilme yeteneği
""Kulaklarımın uğultusu içinde, söylediği lakırtıların hiçbirini duymuyordum."; "Elleriyle kulaklarını tıkayıp yatağının yanında tortop oldu.""
[isim] Başın her iki yanında bulunan işitme organı; Bu organın, sesleri toplayıp içeriye almaya yarayan dış bölümü; Balıklarda başın iki yanında bulunan ve ağızdan alıp solungaçlardan geçirdiği suyu dışarıya vermeye yarayan yarıklardan her biri; Telli çalgılarda tel germeye yarayan burgu; Sabanın toprağa giren kısmının iki yanında bulunan ve toprağı yollara dökmeye yarayan parça; Akarsuların ve özellikle göllerin karaya giren ve durgunlaşan yerleri; Seslerin uygunluğunu seçebilme ve değerlendirebilme yeteneği
""Kulaklarımın uğultusu içinde, söylediği lakırtıların hiçbirini duymuyordum."; "Elleriyle kulaklarını tıkayıp yatağının yanında tortop oldu.""
[isim] Başın her iki yanında bulunan işitme organı; Bu organın, sesleri toplayıp içeriye almaya yarayan dış bölümü; Balıklarda başın iki yanında bulunan ve ağızdan alıp solungaçlardan geçirdiği suyu dışarıya vermeye yarayan yarıklardan her biri; Telli çalgılarda tel germeye yarayan burgu; Sabanın toprağa giren kısmının iki yanında bulunan ve toprağı yollara dökmeye yarayan parça; Akarsuların ve özellikle göllerin karaya giren ve durgunlaşan yerleri; Seslerin uygunluğunu seçebilme ve değerlendirebilme yeteneği
""Kulaklarımın uğultusu içinde, söylediği lakırtıların hiçbirini duymuyordum."; "Elleriyle kulaklarını tıkayıp yatağının yanında tortop oldu.""
Kulaktan
[zarf] Sadece duyarak, dinleyerek
""Fırat sultan bu okçu şehzadeye kulaktan âşık olmuş.""
Kulaksız
[sıfat] Kulak kepçesi olmayan
Kulakçı
[isim] Kulak, burun, boğaz hekimi
Kulaklı
[sıfat; isim; isim] Kulağı herhangi bir biçimde olan; Kulağa benzer çıkıntısı olan; Sapının ucunda kulak biçiminde iki geniş çatalı bulunan bir çeşit yatağan; İki tarafında tutulacak yeri olan yayvan tencere, kazan
""Küçük kulaklı.""
Kulakçık
[isim] Kalbin üst bölümünde bulunan ve sağdaki ana toplardamarlardan, soldaki akciğer toplardamarlarından kanı alıp karıncıklara veren iki boşluğun adı
Kulaklık
[isim] Kulakları soğuk, rüzgâr vb. dış etkilerden korumak için kulak kepçesini örtecek biçimde yapılmış kılıf; Radyo, telefon, telsiz vb.nde kulak ile verici arasında ses bağlantısı kurmaya yarayan araç; Ağır işitenlerin daha iyi işitebilmek için kulaklarına taktıkları pilli araç
Kulaktozu
[isim] Kulak memesi
Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü