İ ile Biten Kelimeler

DENEYCİ

Deneycilik yanlısı olan kimse, ampirist

KARAKUŞİ

[sıfat] Kanun, kural, mantık ölçülerine dayanmayan

"Tiyatro eleştirmenleri, yazarlar, aydınlar bu karakuşi karara karşı çıktılar."

AFİ

[isim] Gösteriş, çalım, caka

"Bir manevra, bir afi, bir dalavere olacak diyordum."

HASİYETLİ

[sıfat] Yararlı, etkili (yiyecek ve içecek)

"Hasiyetli nane şekeri."

VEHİMLİ

[sıfat] Vehim içinde olan, vehme kapılan

"Çiler'de yalnız kalmaktan korkanların vehimli hâli vardı."

Kİ

[bağlaç] Anlam bakımından birbirleriyle ilgili cümleleri birbirine bağlayan bir söz; Özneyi, tümleci güçlendirerek cümlenin temel bölümüne bağlayan bir söz; "Öyle, o kadar, o denli" vb.nden sonra, kullanıldığı cümleye güç katan bir söz; İkinci cümledeki yargının birincideki hareketin yapılışı sırasında görülerek şaşıldığını bildiren bir söz; İki cümlede anlatılan durumların uyuşmazlığını bildiren bir söz; Yakınma, kınama vb. duygular anlatmak için bir cümlenin sonuna getirilen bir söz; Bir soru cümlesinin sonuna getirildiğinde şüphe veya endişe anlatan bir söz; Bazı kelimelerin sonuna bir ek gibi eklenerek birtakım zarflar, yeni edatlar oluşturan bir söz: Belki, çünkü, hâlbuki, mademki, sanki gibi

"Uzun değneklerine dayanmış çobanlar iddia ederler ki memba sularının her biri bir ayrı derde devadır."; "Siz ki beni tanırsınız, niçin böyle düşünüyorsunuz? Bir adam ki söz dinlemez..."; "Kapağı kaldırmış ki sandık bomboş. Bir de ağzıma aldım ki şeker gibi tadı var."; "Ama o bir şey yapmamıştı ki onun hiç kabahati yoktu."; "O beni sevmez ki! Sana güvenilmez ki!"; "Acaba gelmez mi ki? Bunu bana bırakırlar mı ki? Acaba ceza verirler mi ki?"

[bağlaç] Anlam bakımından birbirleriyle ilgili cümleleri birbirine bağlayan bir söz; Özneyi, tümleci güçlendirerek cümlenin temel bölümüne bağlayan bir söz; "Öyle, o kadar, o denli" vb.nden sonra, kullanıldığı cümleye güç katan bir söz; İkinci cümledeki yargının birincideki hareketin yapılışı sırasında görülerek şaşıldığını bildiren bir söz; İki cümlede anlatılan durumların uyuşmazlığını bildiren bir söz; Yakınma, kınama vb. duygular anlatmak için bir cümlenin sonuna getirilen bir söz; Bir soru cümlesinin sonuna getirildiğinde şüphe veya endişe anlatan bir söz; Bazı kelimelerin sonuna bir ek gibi eklenerek birtakım zarflar, yeni edatlar oluşturan bir söz: Belki, çünkü, hâlbuki, mademki, sanki gibi

"Uzun değneklerine dayanmış çobanlar iddia ederler ki memba sularının her biri bir ayrı derde devadır."; "Siz ki beni tanırsınız, niçin böyle düşünüyorsunuz? Bir adam ki söz dinlemez..."; "Kapağı kaldırmış ki sandık bomboş. Bir de ağzıma aldım ki şeker gibi tadı var."; "Ama o bir şey yapmamıştı ki onun hiç kabahati yoktu."; "O beni sevmez ki! Sana güvenilmez ki!"; "Acaba gelmez mi ki? Bunu bana bırakırlar mı ki? Acaba ceza verirler mi ki?"

RAMİ

[isim] Isırgangillerden, Çin, Vietnam ve Malezya'da yetişen değerli bir bitki (Boehmeria nivea); Bu bitkinin dokumacılıkta kullanılan lifi

MAZİ

[isim] Geçmiş; Geçmiş zaman

"Genç olmak maziyi ulu orta tahkir için bir mazeret değildir."

NANOBAKTERİ

[isim] Son derece küçük bakteri

YİVLİ

[sıfat] Yivi olan, üzerine yiv açılmış olan

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü